Selected
Original Text
Yasar Nuri Ozturk
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
71:1
إِنَّآ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِۦٓ أَنْ أَنذِرْ قَوْمَكَ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
71:1
Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:2
قَالَ يَـٰقَوْمِ إِنِّى لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
71:2
O dedi ki: "Ey toplumum! Hiç kuşkunuz olmasın, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:3
أَنِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ وَٱتَّقُوهُ وَأَطِيعُونِ
71:3
"O halde, Allah'a ibadet edin! O'ndan korkun! Ve bana itaat edin ki, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:4
يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى ۚ إِنَّ أَجَلَ ٱللَّهِ إِذَا جَآءَ لَا يُؤَخَّرُ ۖ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
71:4
Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:5
قَالَ رَبِّ إِنِّى دَعَوْتُ قَوْمِى لَيْلًا وَنَهَارًا
71:5
Nûh şöyle yakardı: "Ey Rabbim! Ben toplumuma gece ve gündüz çağrıda bulundum." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:6
فَلَمْ يَزِدْهُمْ دُعَآءِىٓ إِلَّا فِرَارًا
71:6
"Fakat çağrım, onların kaçışlarını artırmaktan başka bir işe yaramadı." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:7
وَإِنِّى كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُوٓا۟ أَصَـٰبِعَهُمْ فِىٓ ءَاذَانِهِمْ وَٱسْتَغْشَوْا۟ ثِيَابَهُمْ وَأَصَرُّوا۟ وَٱسْتَكْبَرُوا۟ ٱسْتِكْبَارًا
71:7
"Ben onları, sen kendilerini affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:8
ثُمَّ إِنِّى دَعَوْتُهُمْ جِهَارًا
71:8
"Sonra onları daha açık bir biçimde çağırdım." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:9
ثُمَّ إِنِّىٓ أَعْلَنتُ لَهُمْ وَأَسْرَرْتُ لَهُمْ إِسْرَارًا
71:9
"Daha sonra bir başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de çağırdım." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:10
فَقُلْتُ ٱسْتَغْفِرُوا۟ رَبَّكُمْ إِنَّهُۥ كَانَ غَفَّارًا
71:10
Ve şöyle dedim: "Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı çok sevendir." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:11
يُرْسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيْكُم مِّدْرَارًا
71:11
"Göğü üzerinize bol bol yağmur taşıyıcı olarak gönderir." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:12
وَيُمْدِدْكُم بِأَمْوَٰلٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّـٰتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَـٰرًا
71:12
"Sizi, mallar ve oğullarla güçlendirir, size yeşil bahçeler lütfeder. Ve sizin için nehirler akıtır." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:13
مَّا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلَّهِ وَقَارًا
71:13
"Ne oluyor size de Allah için bir vakar ümidinde olmuyorsunuz?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:14
وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا
71:14
"O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:15
أَلَمْ تَرَوْا۟ كَيْفَ خَلَقَ ٱللَّهُ سَبْعَ سَمَـٰوَٰتٍ طِبَاقًا
71:15
"Görmediniz mi, Allah yedi göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:16
وَجَعَلَ ٱلْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ ٱلشَّمْسَ سِرَاجًا
71:16
"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:17
وَٱللَّهُ أَنۢبَتَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ نَبَاتًا
71:17
"Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:18
ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا
71:18
"Sonra sizi yere geri gönderiyor ve sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:19
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ بِسَاطًا
71:19
"Allah size yeryüzünü bir yaygı yaptı, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:20
لِّتَسْلُكُوا۟ مِنْهَا سُبُلًا فِجَاجًا
71:20
Ki ondan geniş yollar edinip de yürüyesiniz." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:21
قَالَ نُوحٌ رَّبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِى وَٱتَّبَعُوا۟ مَن لَّمْ يَزِدْهُ مَالُهُۥ وَوَلَدُهُۥٓ إِلَّا خَسَارًا
71:21
Nûh dedi ki: "Rabbim! Onlar bana isyan ettiler de malı ve çocuğu kendisine hüsrandan başka bir artış getirmeyen kişiye uydular." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:22
وَمَكَرُوا۟ مَكْرًا كُبَّارًا
71:22
"Çok büyük hileler sergilediler/çok büyük tuzaklar kurdular." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:23
وَقَالُوا۟ لَا تَذَرُنَّ ءَالِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا
71:23
Dediler ki: "İlahlarınızı sakın bırakmayın! Ved'di, Süva'ı asla bırakmayın! Yeğus'u, Yeuk'u, Nesr'i de bırakmayın!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:24
وَقَدْ أَضَلُّوا۟ كَثِيرًا ۖ وَلَا تَزِدِ ٱلظَّـٰلِمِينَ إِلَّا ضَلَـٰلًا
71:24
"Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:25
مِّمَّا خَطِيٓـَٔـٰتِهِمْ أُغْرِقُوا۟ فَأُدْخِلُوا۟ نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا۟ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ أَنصَارًا
71:25
Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:26
وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى ٱلْأَرْضِ مِنَ ٱلْكَـٰفِرِينَ دَيَّارًا
71:26
Nûh şöyle yakardı: "Rabbim! Yeryüzünde, kâfirlerden yurt tutacak/gezip dolaşacak hiç kimse bırakma!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:27
إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا۟ عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوٓا۟ إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا
71:27
"Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
71:28
رَّبِّ ٱغْفِرْ لِى وَلِوَٰلِدَىَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِىَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَـٰتِ وَلَا تَزِدِ ٱلظَّـٰلِمِينَ إِلَّا تَبَارًۢا
71:28
"Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)