Selected
Original Text
Alİ Bulaç
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
91:1
وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا
91:1
Güneş'e ve onun parıltısına andolsun, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:2
وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا
91:2
Onu izlediği zaman Ay'a, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:3
وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا
91:3
Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:4
وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا
91:4
Onu sarıp-örttüğü zaman geceye, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:5
وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا
91:5
Göğe ve onu bina edene, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:6
وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا
91:6
Yere ve onu yayıp döşeyene, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:7
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّىٰهَا
91:7
Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', - Alİ Bulaç (Turkish)
91:8
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا
91:8
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). - Alİ Bulaç (Turkish)
91:9
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا
91:9
Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. - Alİ Bulaç (Turkish)
91:10
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا
91:10
Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. - Alİ Bulaç (Turkish)
91:11
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ
91:11
Semud (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı; - Alİ Bulaç (Turkish)
91:12
إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا
91:12
En 'zorlu bedbahtları' ayaklandığında, - Alİ Bulaç (Turkish)
91:13
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَـٰهَا
91:13
Allah'ın elçisi onlara dedi ki: "Allah'ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin." - Alİ Bulaç (Turkish)
91:14
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا
91:14
Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti. - Alİ Bulaç (Turkish)
91:15
وَلَا يَخَافُ عُقْبَـٰهَا
91:15
(Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz. - Alİ Bulaç (Turkish)