Selected

Original Text
Edip Yüksel

Available Translations

15 Al-Ĥijr ٱلْحِجْر

< Previous   99 Āyah   The Rocky Tract      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

15:1 الٓر ۚ تِلْكَ ءَايَـٰتُ ٱلْكِتَـٰبِ وَقُرْءَانٍ مُّبِينٍ
15:1 A. L. R. Bu (harfler) kitabın ve apaçık Kuran'ın mucizesidir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:2 رُّبَمَا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ كَانُوا۟ مُسْلِمِينَ
15:2 İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık diye arzulayacaklardır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:3 ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا۟ وَيَتَمَتَّعُوا۟ وَيُلْهِهِمُ ٱلْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
15:3 Bırak onları, yesinler, eğlensinler ve umutlarıyla oyalansınlar; mutlaka öğreneceklerdir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:4 وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ
15:4 Biz hiç bir topluluğu belirlenmiş bir yazgı olmaksızın yok etmeyiz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:5 مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ
15:5 Hiç bir toplum belirlenmiş süresini ne geçebilir, ne de gerisinde kalır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:6 وَقَالُوا۟ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِى نُزِّلَ عَلَيْهِ ٱلذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
15:6 Dediler ki: "Ey kendisine zikir (mesaj) indirilmiş olan, sen bir delisin." - Edip Yüksel (Turkish)

15:7 لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
15:7 "Doğru sözlü isen bize melekleri getirsene." - Edip Yüksel (Turkish)

15:8 مَا نُنَزِّلُ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَمَا كَانُوٓا۟ إِذًا مُّنظَرِينَ
15:8 Biz melekleri ancak belli bir amaç için göndeririz, o zaman da kimseye süre tanınmaz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:9 إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَـٰفِظُونَ
15:9 Kuşkusuz zikri (mesajı) biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:10 وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِى شِيَعِ ٱلْأَوَّلِينَ
15:10 Senden önce, geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:11 وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ
15:11 Onlara her ne zaman bir elçi geldiyse onu alaya aldılar. - Edip Yüksel (Turkish)

15:12 كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُۥ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ
15:12 İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız. - Edip Yüksel (Turkish)

15:13 لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ ٱلْأَوَّلِينَ
15:13 Nitekim, ona inanmazlar. Kendilerinden öncekilerin sünneti (adeti) de böyleydi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:14 وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَظَلُّوا۟ فِيهِ يَعْرُجُونَ
15:14 Onlara gökten bir kapı açsak ve onun içinde yükselecek olsalardı, - Edip Yüksel (Turkish)

15:15 لَقَالُوٓا۟ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَـٰرُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ
15:15 "Gözlerimiz sarhoş edildi, büyülendik," diyeceklerdi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:16 وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِى ٱلسَّمَآءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّـٰهَا لِلنَّـٰظِرِينَ
15:16 Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:17 وَحَفِظْنَـٰهَا مِن كُلِّ شَيْطَـٰنٍ رَّجِيمٍ
15:17 Ve onları her kovulmuş şeytandan koruduk. - Edip Yüksel (Turkish)

15:18 إِلَّا مَنِ ٱسْتَرَقَ ٱلسَّمْعَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ مُّبِينٌ
15:18 Ancak onlardan kulak hırsızlığı eden olursa onu alevli bir ateş mermisi kovalar - Edip Yüksel (Turkish)

15:19 وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَـٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَىْءٍ مَّوْزُونٍ
15:19 Yeryüzünü genişletip içine sağlam dağlar yerleştirdik ve orada her şeyi mükemmel bir ölçüye göre bitirdik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:20 وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَـٰيِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُۥ بِرَٰزِقِينَ
15:20 Orada hem sizin için ve hem sizin beslemediğiniz yaratıklar için yaşanacak bir ortam oluşturduk. - Edip Yüksel (Turkish)

15:21 وَإِن مِّن شَىْءٍ إِلَّا عِندَنَا خَزَآئِنُهُۥ وَمَا نُنَزِّلُهُۥٓ إِلَّا بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ
15:21 Hiç bir şey yoktur ki onun hazineleri bizim yanımızda olmasın, ancak biz onu belirlenmiş bir ölçüyle indiririz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:22 وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَـٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَسْقَيْنَـٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَـٰزِنِينَ
15:22 Rüzgarı aşılayıcı olarak gönderdik; gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Oysa siz onu depo edemezdiniz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:23 وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَنَحْنُ ٱلْوَٰرِثُونَ
15:23 Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz, sonunda asıl varis olanlar da biziz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:24 وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَـْٔخِرِينَ
15:24 İlerleyenlerinizi de biliriz, geride kalanları da biliriz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:25 وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُۥ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
15:25 Onları, senin Rabbin toplayacak. O Bilgedir, Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:26 وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:26 İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık. - Edip Yüksel (Turkish)

15:27 وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَـٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ
15:27 Cinleri de önceden, içe işleyen parlak ateşten yarattık. - Edip Yüksel (Turkish)

15:28 وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّى خَـٰلِقٌۢ بَشَرًا مِّن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:28 Rabbin meleklere, "Kurumuş, yıllanmış balçıktan bir insan yaratacağım," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)

15:29 فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُوا۟ لَهُۥ سَـٰجِدِينَ
15:29 "Onu düzenleyip ona ruhumdan üflediğimde hemen onun için secdeye varın," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)

15:30 فَسَجَدَ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
15:30 Tüm melekler topluca secde ettiler; - Edip Yüksel (Turkish)

15:31 إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:31 Ancak İblis (şeytan) hariç. Secde edenlerle beraber olmayı red etti. - Edip Yüksel (Turkish)

15:32 قَالَ يَـٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:32 Dedi ki: "Seni secde edenlerle beraber olmaktan alıkoyan şey nedir, İblis?" - Edip Yüksel (Turkish)

15:33 قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:33 Dedi ki: "Kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattığın insana secde edecek değilim." - Edip Yüksel (Turkish)

15:34 قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
15:34 (Tanrı:) "Öyleyse çık oradan; sen kovuldun!" - Edip Yüksel (Turkish)

15:35 وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ
15:35 "Yargı gününe kadar laneti hakkettin," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:36 قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
15:36 "Rabbim, dirilecekleri güne kadar beni ertele," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:37 قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ
15:37 Dedi ki: "Tamam, sen ertelendin," - Edip Yüksel (Turkish)

15:38 إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ
15:38 "Bilinen vaktin gününe kadar...." - Edip Yüksel (Turkish)

15:39 قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
15:39 Dedi ki: "Rabbim, beni yoldan çıkarttığın için, onları yeryüzünde ayartıp topluca saptıracağım." - Edip Yüksel (Turkish)

15:40 إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ
15:40 "Kendilerini sadece sana adayanlar hariç." - Edip Yüksel (Turkish)

15:41 قَالَ هَـٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ
15:41 Dedi ki: "İşte benim değişmez yasam budur." - Edip Yüksel (Turkish)

15:42 إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَـٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ
15:42 "Elbette, sadece bana kulluk edenlere karşı bir gücün yoktur. Ancak sana uyan sapıklara gücün yeter." - Edip Yüksel (Turkish)

15:43 وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
15:43 "Cehennem hepsinin buluşma yeridir." - Edip Yüksel (Turkish)

15:44 لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَٰبٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
15:44 "Onun yedi kapısı vardır ve her bir kapı için onlardan belli bir pay vardır." - Edip Yüksel (Turkish)

15:45 إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
15:45 Erdemliler ise bahçeler ve pınarlar içindedir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:46 ٱدْخُلُوهَا بِسَلَـٰمٍ ءَامِنِينَ
15:46 Oraya barış ve güvenlik içinde girin. - Edip Yüksel (Turkish)

15:47 وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَـٰبِلِينَ
15:47 Göğüslerindeki kıskançlığı kaldırırız; kardeşçe karşılıklı yerleştirilmiş koltuklar üzerindedirler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:48 لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ
15:48 Orada onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve oradan da çıkarılacak değillerdir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:49 ۞ نَبِّئْ عِبَادِىٓ أَنِّىٓ أَنَا ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
15:49 Kullarıma haber ver ki ben Bağışlayıcıyım, Rahimim. - Edip Yüksel (Turkish)

15:50 وَأَنَّ عَذَابِى هُوَ ٱلْعَذَابُ ٱلْأَلِيمُ
15:50 Ve azabım da çok acı bir azaptır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:51 وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ
15:51 Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. - Edip Yüksel (Turkish)

15:52 إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
15:52 Onun yanına varıp, "Selam!," demişlerdi. O da, "Biz sizden korkuyoruz," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)

15:53 قَالُوا۟ لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ
15:53 "Endişelenme, biz sana bilgin bir oğul müjdesini veriyoruz," demişlerdi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:54 قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِى عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِىَ ٱلْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
15:54 "İyice yaşlanmışken beni mi müjdeliyorsunuz! Beni ne ile müjdeliyorsunuz," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:55 قَالُوا۟ بَشَّرْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْقَـٰنِطِينَ
15:55 "Sana gerçeği müjdeledik, umudunu kesme," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:56 قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ
15:56 "Sapıklardan başka Rabbinin rahmetinden kim umut keser," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:57 قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
15:57 "Ey elçiler, göreviniz nedir," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:58 قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
15:58 "Biz, suçlu bir topluma gönderildik;" - Edip Yüksel (Turkish)

15:59 إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
15:59 "Ancak Lut'un ailesi hariç. Hepsini kurtaracağız." - Edip Yüksel (Turkish)

15:60 إِلَّا ٱمْرَأَتَهُۥ قَدَّرْنَآ ۙ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلْغَـٰبِرِينَ
15:60 "Yalnız karısı hariç; onun geride kalanlardan olmasını kararlaştırdık," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:61 فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ
15:61 Elçiler, Lut'un ailesine geldiklerinde - Edip Yüksel (Turkish)

15:62 قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
15:62 (Lut:) "Siz, bizce tanınmayan bir topluluksunuz," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:63 قَالُوا۟ بَلْ جِئْنَـٰكَ بِمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَمْتَرُونَ
15:63 Dediler ki: " Onların kuşkulandıkları şeyi sana getirdik." - Edip Yüksel (Turkish)

15:64 وَأَتَيْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَـٰدِقُونَ
15:64 "Sana gerçeği getirdik, biz elbette doğru konuşuyoruz." - Edip Yüksel (Turkish)

15:65 فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَـٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَٱمْضُوا۟ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
15:65 "Geceleyin ailenle birlikte çık. Arkalarından izle ve hiç biriniz arkaya bakmasın. Size emredilen yere gidin." - Edip Yüksel (Turkish)

15:66 وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَـٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
15:66 'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:67 وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
15:67 Kent halkı neşe içinde geldiler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:68 قَالَ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ
15:68 "Bunlar konuklarımdır, sakın beni utandırmayın." - Edip Yüksel (Turkish)

15:69 وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ
15:69 "ALLAH 'tan korkun, beni rezil etmeyin," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:70 قَالُوٓا۟ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَـٰلَمِينَ
15:70 "İnsanlarla diyalog kurmaktan seni menetmemiş miydik," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:71 قَالَ هَـٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَـٰعِلِينَ
15:71 "İşte benim kızlarım," dedi, "İlla da istiyorsanız!" - Edip Yüksel (Turkish)

15:72 لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِى سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
15:72 Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:73 فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
15:73 Tan ağarırken onları felaketli bir gürültü yakaladı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:74 فَجَعَلْنَا عَـٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
15:74 Onun altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan yapılmış sert taşlar indirdik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:75 إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَـٰتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
15:75 Bunda, inceleyip araştıranlar için dersler vardır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:76 وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ
15:76 Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:77 إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ
15:77 Bunda, inananlar için bir işaret vardır. - Edip Yüksel (Turkish)

15:78 وَإِن كَانَ أَصْحَـٰبُ ٱلْأَيْكَةِ لَظَـٰلِمِينَ
15:78 Gerçekten Eyke halkı da zalimlerden idi. - Edip Yüksel (Turkish)

15:79 فَٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
15:79 Onlardan öc aldık. Her ikisi de belgelenmiştir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:80 وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَـٰبُ ٱلْحِجْرِ ٱلْمُرْسَلِينَ
15:80 Hicr halkı da elçileri yalanladı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:81 وَءَاتَيْنَـٰهُمْ ءَايَـٰتِنَا فَكَانُوا۟ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
15:81 Kendilerine ayetlerimizi verdik, fakat ondan yüz çevirdiler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:82 وَكَانُوا۟ يَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ
15:82 Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:83 فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
15:83 Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:84 فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
15:84 Kazandıklarının hiç biri onları kurtaramadı. - Edip Yüksel (Turkish)

15:85 وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ ۗ وَإِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَـَٔاتِيَةٌ ۖ فَٱصْفَحِ ٱلصَّفْحَ ٱلْجَمِيلَ
15:85 Biz, gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri belli bir amaç için yarattık. O saat (dünyanın sonu) elbette gelecektir, öyleyse onlara güzel ve yumuşak davran. - Edip Yüksel (Turkish)

15:86 إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلْخَلَّـٰقُ ٱلْعَلِيمُ
15:86 Rabbin elbette Yaratandır, Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:87 وَلَقَدْ ءَاتَيْنَـٰكَ سَبْعًا مِّنَ ٱلْمَثَانِى وَٱلْقُرْءَانَ ٱلْعَظِيمَ
15:87 Biz sana yedi çifti ve büyük Kuran'ı verdik. - Edip Yüksel (Turkish)

15:88 لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًا مِّنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
15:88 Onlardan (elçilerden) bazılarına verdiklerimizi kıskanma ve onlardan (inkarcılardan) ötürü de üzülme. İnananlara kanatlarını indir. - Edip Yüksel (Turkish)

15:89 وَقُلْ إِنِّىٓ أَنَا ٱلنَّذِيرُ ٱلْمُبِينُ
15:89 De ki: "Ben apaçık bir uyarıcıyım." - Edip Yüksel (Turkish)

15:90 كَمَآ أَنزَلْنَا عَلَى ٱلْمُقْتَسِمِينَ
15:90 Aynı şekilde o bölücülerle de ilgileneceğiz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:91 ٱلَّذِينَ جَعَلُوا۟ ٱلْقُرْءَانَ عِضِينَ
15:91 Onlar ki Kuran'ı parçalara ayırdılar. - Edip Yüksel (Turkish)

15:92 فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
15:92 Rabbine and olsun ki, hepsinden soracağız - Edip Yüksel (Turkish)

15:93 عَمَّا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
15:93 Yaptıkları şeylerden. - Edip Yüksel (Turkish)

15:94 فَٱصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ
15:94 Öyleyse sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma. - Edip Yüksel (Turkish)

15:95 إِنَّا كَفَيْنَـٰكَ ٱلْمُسْتَهْزِءِينَ
15:95 Alay edenlere karşı biz sana yeteriz. - Edip Yüksel (Turkish)

15:96 ٱلَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
15:96 Onlar ki ALLAH ile beraber başka tanrılar oluşturdular. Yakında bilecekler. - Edip Yüksel (Turkish)

15:97 وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
15:97 Söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz - Edip Yüksel (Turkish)

15:98 فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:98 Rabbini yüceltip coşkuyla an ve yerlere kapan. - Edip Yüksel (Turkish)

15:99 وَٱعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ ٱلْيَقِينُ
15:99 Rabbine kulluk et ki kesin bir inanca sahip olasın. - Edip Yüksel (Turkish)