Selected
Original Text
Edip Yüksel
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
15:1
الٓر ۚ تِلْكَ ءَايَـٰتُ ٱلْكِتَـٰبِ وَقُرْءَانٍ مُّبِينٍ
15:1
A. L. R. Bu (harfler) kitabın ve apaçık Kuran'ın mucizesidir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:2
رُّبَمَا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ كَانُوا۟ مُسْلِمِينَ
15:2
İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık diye arzulayacaklardır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:3
ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا۟ وَيَتَمَتَّعُوا۟ وَيُلْهِهِمُ ٱلْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
15:3
Bırak onları, yesinler, eğlensinler ve umutlarıyla oyalansınlar; mutlaka öğreneceklerdir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:4
وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ
15:4
Biz hiç bir topluluğu belirlenmiş bir yazgı olmaksızın yok etmeyiz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:5
مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ
15:5
Hiç bir toplum belirlenmiş süresini ne geçebilir, ne de gerisinde kalır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:6
وَقَالُوا۟ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِى نُزِّلَ عَلَيْهِ ٱلذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
15:6
Dediler ki: "Ey kendisine zikir (mesaj) indirilmiş olan, sen bir delisin." - Edip Yüksel (Turkish)
15:7
لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
15:7
"Doğru sözlü isen bize melekleri getirsene." - Edip Yüksel (Turkish)
15:8
مَا نُنَزِّلُ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَمَا كَانُوٓا۟ إِذًا مُّنظَرِينَ
15:8
Biz melekleri ancak belli bir amaç için göndeririz, o zaman da kimseye süre tanınmaz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:9
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَـٰفِظُونَ
15:9
Kuşkusuz zikri (mesajı) biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:10
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِى شِيَعِ ٱلْأَوَّلِينَ
15:10
Senden önce, geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:11
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ
15:11
Onlara her ne zaman bir elçi geldiyse onu alaya aldılar. - Edip Yüksel (Turkish)
15:12
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُۥ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ
15:12
İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız. - Edip Yüksel (Turkish)
15:13
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ ٱلْأَوَّلِينَ
15:13
Nitekim, ona inanmazlar. Kendilerinden öncekilerin sünneti (adeti) de böyleydi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:14
وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَظَلُّوا۟ فِيهِ يَعْرُجُونَ
15:14
Onlara gökten bir kapı açsak ve onun içinde yükselecek olsalardı, - Edip Yüksel (Turkish)
15:15
لَقَالُوٓا۟ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَـٰرُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ
15:15
"Gözlerimiz sarhoş edildi, büyülendik," diyeceklerdi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:16
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِى ٱلسَّمَآءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّـٰهَا لِلنَّـٰظِرِينَ
15:16
Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:17
وَحَفِظْنَـٰهَا مِن كُلِّ شَيْطَـٰنٍ رَّجِيمٍ
15:17
Ve onları her kovulmuş şeytandan koruduk. - Edip Yüksel (Turkish)
15:18
إِلَّا مَنِ ٱسْتَرَقَ ٱلسَّمْعَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ مُّبِينٌ
15:18
Ancak onlardan kulak hırsızlığı eden olursa onu alevli bir ateş mermisi kovalar - Edip Yüksel (Turkish)
15:19
وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَـٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَىْءٍ مَّوْزُونٍ
15:19
Yeryüzünü genişletip içine sağlam dağlar yerleştirdik ve orada her şeyi mükemmel bir ölçüye göre bitirdik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:20
وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَـٰيِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُۥ بِرَٰزِقِينَ
15:20
Orada hem sizin için ve hem sizin beslemediğiniz yaratıklar için yaşanacak bir ortam oluşturduk. - Edip Yüksel (Turkish)
15:21
وَإِن مِّن شَىْءٍ إِلَّا عِندَنَا خَزَآئِنُهُۥ وَمَا نُنَزِّلُهُۥٓ إِلَّا بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ
15:21
Hiç bir şey yoktur ki onun hazineleri bizim yanımızda olmasın, ancak biz onu belirlenmiş bir ölçüyle indiririz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:22
وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَـٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَسْقَيْنَـٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَـٰزِنِينَ
15:22
Rüzgarı aşılayıcı olarak gönderdik; gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Oysa siz onu depo edemezdiniz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:23
وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَنَحْنُ ٱلْوَٰرِثُونَ
15:23
Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz, sonunda asıl varis olanlar da biziz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:24
وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَـْٔخِرِينَ
15:24
İlerleyenlerinizi de biliriz, geride kalanları da biliriz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:25
وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُۥ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
15:25
Onları, senin Rabbin toplayacak. O Bilgedir, Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:26
وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:26
İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık. - Edip Yüksel (Turkish)
15:27
وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَـٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ
15:27
Cinleri de önceden, içe işleyen parlak ateşten yarattık. - Edip Yüksel (Turkish)
15:28
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّى خَـٰلِقٌۢ بَشَرًا مِّن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:28
Rabbin meleklere, "Kurumuş, yıllanmış balçıktan bir insan yaratacağım," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)
15:29
فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُوا۟ لَهُۥ سَـٰجِدِينَ
15:29
"Onu düzenleyip ona ruhumdan üflediğimde hemen onun için secdeye varın," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)
15:30
فَسَجَدَ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
15:30
Tüm melekler topluca secde ettiler; - Edip Yüksel (Turkish)
15:31
إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:31
Ancak İblis (şeytan) hariç. Secde edenlerle beraber olmayı red etti. - Edip Yüksel (Turkish)
15:32
قَالَ يَـٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:32
Dedi ki: "Seni secde edenlerle beraber olmaktan alıkoyan şey nedir, İblis?" - Edip Yüksel (Turkish)
15:33
قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
15:33
Dedi ki: "Kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattığın insana secde edecek değilim." - Edip Yüksel (Turkish)
15:34
قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
15:34
(Tanrı:) "Öyleyse çık oradan; sen kovuldun!" - Edip Yüksel (Turkish)
15:35
وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ
15:35
"Yargı gününe kadar laneti hakkettin," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:36
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
15:36
"Rabbim, dirilecekleri güne kadar beni ertele," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:37
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ
15:37
Dedi ki: "Tamam, sen ertelendin," - Edip Yüksel (Turkish)
15:38
إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ
15:38
"Bilinen vaktin gününe kadar...." - Edip Yüksel (Turkish)
15:39
قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
15:39
Dedi ki: "Rabbim, beni yoldan çıkarttığın için, onları yeryüzünde ayartıp topluca saptıracağım." - Edip Yüksel (Turkish)
15:40
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ
15:40
"Kendilerini sadece sana adayanlar hariç." - Edip Yüksel (Turkish)
15:41
قَالَ هَـٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ
15:41
Dedi ki: "İşte benim değişmez yasam budur." - Edip Yüksel (Turkish)
15:42
إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَـٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ
15:42
"Elbette, sadece bana kulluk edenlere karşı bir gücün yoktur. Ancak sana uyan sapıklara gücün yeter." - Edip Yüksel (Turkish)
15:43
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
15:43
"Cehennem hepsinin buluşma yeridir." - Edip Yüksel (Turkish)
15:44
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَٰبٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
15:44
"Onun yedi kapısı vardır ve her bir kapı için onlardan belli bir pay vardır." - Edip Yüksel (Turkish)
15:45
إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
15:45
Erdemliler ise bahçeler ve pınarlar içindedir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:46
ٱدْخُلُوهَا بِسَلَـٰمٍ ءَامِنِينَ
15:46
Oraya barış ve güvenlik içinde girin. - Edip Yüksel (Turkish)
15:47
وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَـٰبِلِينَ
15:47
Göğüslerindeki kıskançlığı kaldırırız; kardeşçe karşılıklı yerleştirilmiş koltuklar üzerindedirler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:48
لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ
15:48
Orada onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve oradan da çıkarılacak değillerdir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:49
۞ نَبِّئْ عِبَادِىٓ أَنِّىٓ أَنَا ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
15:49
Kullarıma haber ver ki ben Bağışlayıcıyım, Rahimim. - Edip Yüksel (Turkish)
15:50
وَأَنَّ عَذَابِى هُوَ ٱلْعَذَابُ ٱلْأَلِيمُ
15:50
Ve azabım da çok acı bir azaptır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:51
وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ
15:51
Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. - Edip Yüksel (Turkish)
15:52
إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
15:52
Onun yanına varıp, "Selam!," demişlerdi. O da, "Biz sizden korkuyoruz," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)
15:53
قَالُوا۟ لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ
15:53
"Endişelenme, biz sana bilgin bir oğul müjdesini veriyoruz," demişlerdi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:54
قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِى عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِىَ ٱلْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
15:54
"İyice yaşlanmışken beni mi müjdeliyorsunuz! Beni ne ile müjdeliyorsunuz," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:55
قَالُوا۟ بَشَّرْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْقَـٰنِطِينَ
15:55
"Sana gerçeği müjdeledik, umudunu kesme," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:56
قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ
15:56
"Sapıklardan başka Rabbinin rahmetinden kim umut keser," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:57
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
15:57
"Ey elçiler, göreviniz nedir," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:58
قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
15:58
"Biz, suçlu bir topluma gönderildik;" - Edip Yüksel (Turkish)
15:59
إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
15:59
"Ancak Lut'un ailesi hariç. Hepsini kurtaracağız." - Edip Yüksel (Turkish)
15:60
إِلَّا ٱمْرَأَتَهُۥ قَدَّرْنَآ ۙ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلْغَـٰبِرِينَ
15:60
"Yalnız karısı hariç; onun geride kalanlardan olmasını kararlaştırdık," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:61
فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ
15:61
Elçiler, Lut'un ailesine geldiklerinde - Edip Yüksel (Turkish)
15:62
قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
15:62
(Lut:) "Siz, bizce tanınmayan bir topluluksunuz," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:63
قَالُوا۟ بَلْ جِئْنَـٰكَ بِمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَمْتَرُونَ
15:63
Dediler ki: " Onların kuşkulandıkları şeyi sana getirdik." - Edip Yüksel (Turkish)
15:64
وَأَتَيْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَـٰدِقُونَ
15:64
"Sana gerçeği getirdik, biz elbette doğru konuşuyoruz." - Edip Yüksel (Turkish)
15:65
فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَـٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَٱمْضُوا۟ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
15:65
"Geceleyin ailenle birlikte çık. Arkalarından izle ve hiç biriniz arkaya bakmasın. Size emredilen yere gidin." - Edip Yüksel (Turkish)
15:66
وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَـٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
15:66
'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:67
وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
15:67
Kent halkı neşe içinde geldiler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:68
قَالَ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ
15:68
"Bunlar konuklarımdır, sakın beni utandırmayın." - Edip Yüksel (Turkish)
15:69
وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ
15:69
"ALLAH 'tan korkun, beni rezil etmeyin," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:70
قَالُوٓا۟ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَـٰلَمِينَ
15:70
"İnsanlarla diyalog kurmaktan seni menetmemiş miydik," dediler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:71
قَالَ هَـٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَـٰعِلِينَ
15:71
"İşte benim kızlarım," dedi, "İlla da istiyorsanız!" - Edip Yüksel (Turkish)
15:72
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِى سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
15:72
Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:73
فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
15:73
Tan ağarırken onları felaketli bir gürültü yakaladı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:74
فَجَعَلْنَا عَـٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
15:74
Onun altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan yapılmış sert taşlar indirdik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:75
إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَـٰتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
15:75
Bunda, inceleyip araştıranlar için dersler vardır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:76
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ
15:76
Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:77
إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ
15:77
Bunda, inananlar için bir işaret vardır. - Edip Yüksel (Turkish)
15:78
وَإِن كَانَ أَصْحَـٰبُ ٱلْأَيْكَةِ لَظَـٰلِمِينَ
15:78
Gerçekten Eyke halkı da zalimlerden idi. - Edip Yüksel (Turkish)
15:79
فَٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
15:79
Onlardan öc aldık. Her ikisi de belgelenmiştir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:80
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَـٰبُ ٱلْحِجْرِ ٱلْمُرْسَلِينَ
15:80
Hicr halkı da elçileri yalanladı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:81
وَءَاتَيْنَـٰهُمْ ءَايَـٰتِنَا فَكَانُوا۟ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
15:81
Kendilerine ayetlerimizi verdik, fakat ondan yüz çevirdiler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:82
وَكَانُوا۟ يَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ
15:82
Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:83
فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
15:83
Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:84
فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
15:84
Kazandıklarının hiç biri onları kurtaramadı. - Edip Yüksel (Turkish)
15:85
وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ ۗ وَإِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَـَٔاتِيَةٌ ۖ فَٱصْفَحِ ٱلصَّفْحَ ٱلْجَمِيلَ
15:85
Biz, gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri belli bir amaç için yarattık. O saat (dünyanın sonu) elbette gelecektir, öyleyse onlara güzel ve yumuşak davran. - Edip Yüksel (Turkish)
15:86
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلْخَلَّـٰقُ ٱلْعَلِيمُ
15:86
Rabbin elbette Yaratandır, Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:87
وَلَقَدْ ءَاتَيْنَـٰكَ سَبْعًا مِّنَ ٱلْمَثَانِى وَٱلْقُرْءَانَ ٱلْعَظِيمَ
15:87
Biz sana yedi çifti ve büyük Kuran'ı verdik. - Edip Yüksel (Turkish)
15:88
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًا مِّنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
15:88
Onlardan (elçilerden) bazılarına verdiklerimizi kıskanma ve onlardan (inkarcılardan) ötürü de üzülme. İnananlara kanatlarını indir. - Edip Yüksel (Turkish)
15:89
وَقُلْ إِنِّىٓ أَنَا ٱلنَّذِيرُ ٱلْمُبِينُ
15:89
De ki: "Ben apaçık bir uyarıcıyım." - Edip Yüksel (Turkish)
15:90
كَمَآ أَنزَلْنَا عَلَى ٱلْمُقْتَسِمِينَ
15:90
Aynı şekilde o bölücülerle de ilgileneceğiz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:91
ٱلَّذِينَ جَعَلُوا۟ ٱلْقُرْءَانَ عِضِينَ
15:91
Onlar ki Kuran'ı parçalara ayırdılar. - Edip Yüksel (Turkish)
15:92
فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
15:92
Rabbine and olsun ki, hepsinden soracağız - Edip Yüksel (Turkish)
15:93
عَمَّا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
15:93
Yaptıkları şeylerden. - Edip Yüksel (Turkish)
15:94
فَٱصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ
15:94
Öyleyse sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma. - Edip Yüksel (Turkish)
15:95
إِنَّا كَفَيْنَـٰكَ ٱلْمُسْتَهْزِءِينَ
15:95
Alay edenlere karşı biz sana yeteriz. - Edip Yüksel (Turkish)
15:96
ٱلَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
15:96
Onlar ki ALLAH ile beraber başka tanrılar oluşturdular. Yakında bilecekler. - Edip Yüksel (Turkish)
15:97
وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
15:97
Söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz - Edip Yüksel (Turkish)
15:98
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
15:98
Rabbini yüceltip coşkuyla an ve yerlere kapan. - Edip Yüksel (Turkish)
15:99
وَٱعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ ٱلْيَقِينُ
15:99
Rabbine kulluk et ki kesin bir inanca sahip olasın. - Edip Yüksel (Turkish)