Selected
Original Text
Suleyman Ates
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
78:1
عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
78:1
Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar? - Suleyman Ates (Turkish)
78:2
عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ
78:2
O büyük haberden mi? - Suleyman Ates (Turkish)
78:3
ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
78:3
Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler. - Suleyman Ates (Turkish)
78:4
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
78:4
Hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler. - Suleyman Ates (Turkish)
78:5
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
78:5
Sonra hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler. - Suleyman Ates (Turkish)
78:6
أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَـٰدًا
78:6
Yapmadık mı biz, Arzı bir beşik, - Suleyman Ates (Turkish)
78:7
وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًا
78:7
Dağları birer kazık? - Suleyman Ates (Turkish)
78:8
وَخَلَقْنَـٰكُمْ أَزْوَٰجًا
78:8
Ve sizi çift çift yarattık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:9
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
78:9
Uykunuzu dinlenme yaptık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:10
وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًا
78:10
Geceyi (sizi sarıp örten) bir giysi yaptık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:11
وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا
78:11
Gündüzü de geçim zamanı yaptık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:12
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
78:12
Üstünüzde yedi sağlam (gök) bina ettik. - Suleyman Ates (Turkish)
78:13
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
78:13
Ve (orada) parıl parıl parlayan bir lamba yarattık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:14
وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا
78:14
Sıkışan(bulut)lardan şarıl şarıl su indirdik, - Suleyman Ates (Turkish)
78:15
لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا
78:15
Ki onunla çıkaralım: Dane(ler), bitki(ler), - Suleyman Ates (Turkish)
78:16
وَجَنَّـٰتٍ أَلْفَافًا
78:16
Ve (ağaçları) birbirine sarmaş dolaş bahçeler. - Suleyman Ates (Turkish)
78:17
إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَـٰتًا
78:17
Muhakkak ki (haklının, haksızın ayırdedileceği) hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir. - Suleyman Ates (Turkish)
78:18
يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
78:18
O gün Sur'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz. - Suleyman Ates (Turkish)
78:19
وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا
78:19
Gök açılmış, kapı kapı olmuştur. - Suleyman Ates (Turkish)
78:20
وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
78:20
Dağlar yürütülmüş, bir serab olmuştur. - Suleyman Ates (Turkish)
78:21
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
78:21
Cehennem de gözetleme yeri olmuş(suçluları gözetleyip durmakta)dır. - Suleyman Ates (Turkish)
78:22
لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابًا
78:22
Azgınların varacağı yerdir. - Suleyman Ates (Turkish)
78:23
لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًا
78:23
Orada çağlar boyu kalacalardır. - Suleyman Ates (Turkish)
78:24
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
78:24
Orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tadarlar, - Suleyman Ates (Turkish)
78:25
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
78:25
Yalnız kaynar su ve irin (içerler); - Suleyman Ates (Turkish)
78:26
جَزَآءً وِفَاقًا
78:26
Yaptıklarına uygun bir ceza olarak. - Suleyman Ates (Turkish)
78:27
إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
78:27
Çünkü onlar bir hesap (görüleceğini) ummuyorlardı. - Suleyman Ates (Turkish)
78:28
وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا كِذَّابًا
78:28
Ayetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı. - Suleyman Ates (Turkish)
78:29
وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَـٰهُ كِتَـٰبًا
78:29
Biz de her şeyi sayıp yazmıştık. - Suleyman Ates (Turkish)
78:30
فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
78:30
Şimdi tadın (yaptıklarınızın tadını), artık size azabdan başka bir şey artırmayacağız! So taste (of that which ye have earned). No increase do We give you save of torment. - Suleyman Ates (Turkish)
78:31
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
78:31
Korunanlar için de başarı ödülü vardır. - Suleyman Ates (Turkish)
78:32
حَدَآئِقَ وَأَعْنَـٰبًا
78:32
Bahçeler, bağlar, - Suleyman Ates (Turkish)
78:33
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
78:33
Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar. - Suleyman Ates (Turkish)
78:34
وَكَأْسًا دِهَاقًا
78:34
Ve dolu kadeh(ler). - Suleyman Ates (Turkish)
78:35
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّٰبًا
78:35
Orada ne boş söz ne de yalan işitirler; - Suleyman Ates (Turkish)
78:36
جَزَآءً مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًا
78:36
Rabbinden bir karşılık, yeterli bir bağış olarak. - Suleyman Ates (Turkish)
78:37
رَّبِّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَـٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
78:37
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi, çok merhametli (Rab). O'nun (izni olmadan) huzurunda konuşamazlar. - Suleyman Ates (Turkish)
78:38
يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابًا
78:38
O gün Ruh ve melekler, sıra sıra dururlar. Ancak Rahman'ın izin verdiği konuşabilir, o da doğruyu söyler. - Suleyman Ates (Turkish)
78:39
ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
78:39
İşte bu, hak günüdür. Artık dileyen, Rabbine varan bir yol tutar. - Suleyman Ates (Turkish)
78:40
إِنَّآ أَنذَرْنَـٰكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَـٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًۢا
78:40
Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. O gün kişi, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlere bakar ve kafir: "Keşke ben, toprak olsaydım!" der. - Suleyman Ates (Turkish)