Selected

Original Text
Suleyman Ates

Available Translations

80 `Abasa عَبَسَ

< Previous   42 Āyah   He Frowned      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

80:1 عَبَسَ وَتَوَلَّىٰٓ
80:1 Surat astı ve döndü; - Suleyman Ates (Turkish)

80:2 أَن جَآءَهُ ٱلْأَعْمَىٰ
80:2 Kör geldi diye. - Suleyman Ates (Turkish)

80:3 وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ
80:3 Ne bilirsin belki o arınacak? - Suleyman Ates (Turkish)

80:4 أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكْرَىٰٓ
80:4 Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak. - Suleyman Ates (Turkish)

80:5 أَمَّا مَنِ ٱسْتَغْنَىٰ
80:5 Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince; - Suleyman Ates (Turkish)

80:6 فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ
80:6 Sen ona yöneliyorsun. - Suleyman Ates (Turkish)

80:7 وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
80:7 Onun arınmamasından sana ne? - Suleyman Ates (Turkish)

80:8 وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسْعَىٰ
80:8 Fakat koşarak sana gelen, - Suleyman Ates (Turkish)

80:9 وَهُوَ يَخْشَىٰ
80:9 Saygılı olarak gelmişken, - Suleyman Ates (Turkish)

80:10 فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ
80:10 Sen onunla ilgilenmiyorsun. - Suleyman Ates (Turkish)

80:11 كَلَّآ إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
80:11 Hayır (olmaz böyle şey); o (ayetler), bir hatırlatmadır. - Suleyman Ates (Turkish)

80:12 فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
80:12 Dileyen onu düşünüp öğüt alır. - Suleyman Ates (Turkish)

80:13 فِى صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
80:13 (O öğüt) Sahifeler içindedir: Değer verilen, - Suleyman Ates (Turkish)

80:14 مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍۭ
80:14 Saygı ile yükseltilen, tertemiz (sayfalar) - Suleyman Ates (Turkish)

80:15 بِأَيْدِى سَفَرَةٍ
80:15 Yazıcıların ellerinde: - Suleyman Ates (Turkish)

80:16 كِرَامٍۭ بَرَرَةٍ
80:16 Değerli, iyi (yazıcıların). - Suleyman Ates (Turkish)

80:17 قُتِلَ ٱلْإِنسَـٰنُ مَآ أَكْفَرَهُۥ
80:17 Kahrolası insan, ne kadar da nankördür! - Suleyman Ates (Turkish)

80:18 مِنْ أَىِّ شَىْءٍ خَلَقَهُۥ
80:18 (Allah) Onu hangi şeyden yarattı? - Suleyman Ates (Turkish)

80:19 مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ
80:19 Nutfe (sperm)den. Onu yarattı, ona biçim verdi. - Suleyman Ates (Turkish)

80:20 ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ
80:20 Sonra ona yolu kolaylaştırdı. - Suleyman Ates (Turkish)

80:21 ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقْبَرَهُۥ
80:21 Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu. - Suleyman Ates (Turkish)

80:22 ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ
80:22 Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırdı. - Suleyman Ates (Turkish)

80:23 كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَآ أَمَرَهُۥ
80:23 Hayır, insan, O'nun kendisine emrettiğini yapmadı. - Suleyman Ates (Turkish)

80:24 فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَـٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ
80:24 İnsan şu yiyeceğine baksın. - Suleyman Ates (Turkish)

80:25 أَنَّا صَبَبْنَا ٱلْمَآءَ صَبًّا
80:25 Biz suyu iyice döktük. - Suleyman Ates (Turkish)

80:26 ثُمَّ شَقَقْنَا ٱلْأَرْضَ شَقًّا
80:26 Sonra toprağı güzelce yardık da, - Suleyman Ates (Turkish)

80:27 فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا حَبًّا
80:27 Orada bitirdik: Dane, - Suleyman Ates (Turkish)

80:28 وَعِنَبًا وَقَضْبًا
80:28 Üzüm, yonca, - Suleyman Ates (Turkish)

80:29 وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا
80:29 Zeytin, hurma, - Suleyman Ates (Turkish)

80:30 وَحَدَآئِقَ غُلْبًا
80:30 İri ve gür bahçeler, - Suleyman Ates (Turkish)

80:31 وَفَـٰكِهَةً وَأَبًّا
80:31 Meyva ve çayır; - Suleyman Ates (Turkish)

80:32 مَّتَـٰعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَـٰمِكُمْ
80:32 Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. - Suleyman Ates (Turkish)

80:33 فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ
80:33 Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman, - Suleyman Ates (Turkish)

80:34 يَوْمَ يَفِرُّ ٱلْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
80:34 İşte o gün kişi kaçar: kardeşinden, - Suleyman Ates (Turkish)

80:35 وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ
80:35 Anasından, babasından, - Suleyman Ates (Turkish)

80:36 وَصَـٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ
80:36 Eşinden ve oğullarından. - Suleyman Ates (Turkish)

80:37 لِكُلِّ ٱمْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
80:37 O gün, onlardan her kişinin, kendisine yeter derecede işi vardır. - Suleyman Ates (Turkish)

80:38 وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ
80:38 Yüzler var ki o gün parıl parıl, - Suleyman Ates (Turkish)

80:39 ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ
80:39 Güleç, sevinçli. - Suleyman Ates (Turkish)

80:40 وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ
80:40 Yüzler de var ki o gün tozlanmış. - Suleyman Ates (Turkish)

80:41 تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ
80:41 Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli). - Suleyman Ates (Turkish)

80:42 أُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَفَرَةُ ٱلْفَجَرَةُ
80:42 İşte onlar kafirler, Hak'tan sapanlardır. - Suleyman Ates (Turkish)