Selected
Original Text
Alİ Bulaç
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
89:1
وَٱلْفَجْرِ
89:1
Fecre andolsun, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:2
وَلَيَالٍ عَشْرٍ
89:2
On geceye, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:3
وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ
89:3
Çifte ve tek'e, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:4
وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
89:4
Akıp-gittiği zaman geceye, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:5
هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِّذِى حِجْرٍ
89:5
Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:6
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
89:6
Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:7
إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ
89:7
'Yüksek sütunlar' sahibi İrem'e? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:8
ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَـٰدِ
89:8
Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:9
وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُوا۟ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ
89:9
Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:10
وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ
89:10
Ve kazıklar (ehramlar) sahibi Firavun'a? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:11
ٱلَّذِينَ طَغَوْا۟ فِى ٱلْبِلَـٰدِ
89:11
Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:12
فَأَكْثَرُوا۟ فِيهَا ٱلْفَسَادَ
89:12
Böylece oralarda fesadı yaygınlaştırmış-arttırmışlardı.' - Alİ Bulaç (Turkish)
89:13
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
89:13
Bundan dolayı, Rabbin, onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:14
إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ
89:14
Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:15
فَأَمَّا ٱلْإِنسَـٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ
89:15
Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:16
وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَـٰنَنِ
89:16
Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: "Rabbim bana ihanet etti" der. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:17
كَلَّا ۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ
89:17
Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:18
وَلَا تَحَـٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ
89:18
Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:19
وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا
89:19
Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:20
وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا
89:20
Malı 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:21
كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
89:21
Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:22
وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا
89:22
Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman; - Alİ Bulaç (Turkish)
89:23
وَجِا۟ىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَـٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ
89:23
O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? - Alİ Bulaç (Turkish)
89:24
يَقُولُ يَـٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى
89:24
Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." - Alİ Bulaç (Turkish)
89:25
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ
89:25
Artık o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azap gibi azaplandıramaz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:26
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌ
89:26
Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:27
يَـٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ
89:27
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, - Alİ Bulaç (Turkish)
89:28
ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
89:28
Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:29
فَٱدْخُلِى فِى عِبَـٰدِى
89:29
Artık kullarımın arasına gir. - Alİ Bulaç (Turkish)
89:30
وَٱدْخُلِى جَنَّتِى
89:30
Cennetime gir. - Alİ Bulaç (Turkish)